“`html
Bu durum, İsrail’in güvenliğine dair daha mantıklı kararların alınmasına zemin hazırlayacaktır” şeklinde bir açıklamada bulundu.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Katar merkezli El Cezire Arapça kanalına verdiği mülakatta Suriye’deki muhalefete sağlanan destekle ilgili olarak önemli ifadelere yer verdi. Fidan, muhalefeti başından beri desteklediklerini belirtti ve bu konudaki görüşlerini şu şekilde aktardı:
*Son yıllarda sunduğumuz destek daha da kritik hale geldi. Bunun ana sebebi, iç savaş sonucu Türkiye’ye çok sayıda mülteci akınının yaşanmasıdır. Suriye’nin muhalif güçlerinin kontrol ettiği bölgelerde şu an 5 milyondan fazla insan yaşıyor. Eğer rejim kuzeye doğru ilerlemeye devam ederse, bu insanların Türkiye’ye gelme olasılığı yükselebilir.
*Bu nedenle, muhalefetin güçlü kalması ve İran ile Rusya arasında kurulan ateşkes anlaşmasının sürmesi şart. Bu iki unsuru sağlamak adına gerekli adımları attık; hem ateşkesin devam etmesini sağladık hem de muhalefet içindeki bölgelerde yaşayan Suriyelilere destek sağladık. Bu bölgelerdeki insanların Türkiye’ye kaçışı önlenmiş oldu.
*Türkiye’deki Suriyeli kardeşlerimize büyük bir gururla kapı açtık. Onlar da alın teriyle çalışan dürüst ve namuslu bireyler. Umarım yeni Suriye döneminde hepsi güvenli bir şekilde kendi topraklarına dönebilir.
“DİĞER ÖRGÜTLERİN YAŞADIĞI SORUNLAR ORTADA”
Suriye’deki geçici yönetim ve Cumhurbaşkanı Ahmet Şara’nın İslamcı geçmişi hakkında sorulan sorulara Fidan, çeşitli ifadelerle yanıt verdi:
*Elbette bu dönüşüm aniden gerçekleşen bir durum değil. Ahmet Şara’nın yıllar içinde pek çok konuda olumlu değişimler gösterdiğine tanık oldum. Etrafındaki gelişmeleri dikkate alan bir birey olarak, İslami bir geçmişe sahip olan biri, El-Kaide ve DEAŞ gibi grupların hatalarını görmemesi mümkün değildir.
*İslami bir perspektiften bu tür grupların hatalarını görmeyen bir kişinin zihinsel durumu sorgulanmalıdır. Akla sahip olan herkes bu yanlışlıkları fark eder ve kendisini bu ortamlardan uzağa itmeye başlar. Bence Suriye’deki değişim, zamanla toplumsal bir sorumluluk üstlenme sürecinin sonucudur; İdlib’deki 4 milyon insanın günlük yaşam sorunları, elektrik, su, eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçları bulunmaktadır.
*Bu tür problemlere ideoloji ile cevap veremezsiniz. İnsanların temel ihtiyaçlarını karşılamanız, yollar, evler yapmanız gerekir. Bu insanların iş bulması, yaşam standartlarının yükseltilmesi şarttır. Devlet yönetimi, yalnızca ideolojik yaklaşımlarla sürdürülemez. İdlib’deki geçmiş yıllar bu açıdan faydalı olmuştur.
*Türkiye’nin destekleyici tavsiyeleri de önemli bir yer tutuyor. Eğer radikal bir söylemle uluslararası cihadı savunursanız, diğer grupların başına gelen durumlar ortada. Türkiye de dahil olmak üzere herkes buna karşı duruyor. Umarım bu dönemde yaşanan olumlu dönüşüm hikayesi, Suriye’nin tamamı için de faydalı olur.
ŞARA İLE TANIMLARI
Fidan, Ahmet Şara ile ne zaman tanıştığı ve Türkiye’nin rolü hakkında sorulan sorulara ise şu yanıtları verdi:
*Herhalde onun İdlib’e geldiği yıllarda tanışıklığımız oldu. Suriyelilere sorduğumda, Şara’nın değişiminin kaynağını İstanbul veya Ankara’da, Türkiye’deki AK Parti tecrübesinde görüyorlar. Bu doğru bir değerlendirme mi sorulduğunda şu şekilde yanıtladı:
*Ahmet Şara ile sıkı temaslarımız sırasında Türkiye’nin deneyimlerini, İslam, demokrasi ve kamu hizmetleri konularını anlatma fırsatı bulduk. Cumhurbaşkanımızın hayatına dair örnekler sunduk. İdeolojik olmakla halka hizmet etmenin dengesi üzerinde durduk.
*Bu hassas konuları, buluşmalarımızda arkadaşlarımıza aktardık. Kendisi de oldukça zeki ve akıllı bir kişidir; dünyayı, gelişmeleri ve gelenekleri iyi okuyarak stratejisini oluşturabiliyor.
“PKK, KÜRTLERİN ÜZERİNE GELMİŞ BİR BELA”
Fidan, Suriye Demokratik Güçleri ile olan ilişkiler hakkında da soruları yanıtladı:
*Görüşlerimiz birbirine paralel; tıpkı Arapları DEAŞ üzerinden ya da başka gruplar üzerinden yargılamadığımız gibi, Kürtleri de PKK üzerinden yargılamamalıyız.
*PKK, gerçekten Kürtler üzerinde baskı oluşturan bir virüs durumundadır. O yüzden Suriye’deki yeni yönetimle bir uyum kurmakta zorluk yaşıyoruz, tıpkı bizimle aynı nedenlerden ötürü. Umarım barışçıl bir çözüm bulunur.
*Önerilerimiz ise net; Türkiye’deki Kürtler ve Araplar nasıl eşit anayasal haklara sahipse, Suriye’de de bu hakların temin edilmesi lazım. Toplumsal barışın sağlanması için bu şarttır.
“HERKES ZANNEDİYOR Kİ MAZLUM SURİYELİ…”
*PKK’nın Türkiye, Irak ve İran’dan gelen 2000’e yakın kadrosunun halen SDG yönetiminde etkili olduğunu göz ardı etmemek gerekir. Herkes Mazlum’un gerçekten Suriyeli olduğunu düşünse de bu doğru değildir. Mazlum, diğer liderler gibi hesap vermekle yükümlüdür.
*Bu yapı ve PKK’nın komuta sistemi ortadayken, ABD ve Avrupa’nın bu gruba hâlâ destek vermesinin nedenleri var. PKK, DEAŞ tutuklularını muraçap etmek karşılığında bölgedeki nüfuzunu sürdürüyor.
*Bu durumun sona ermesi gerekiyor; bu ihtimalle, Suriye topraklarının bütünlüğü yeniden tesis edilecektir.
“BELİRLİ İNSİYATİFLER VAR”
Fidan, Kürtler ile diğer gruplar arasında iletişim olduğunu, Öcalan ile de temaslar yürütüldüğünü ifade etti. Barzani ile Türkiye’nin güçlü bir dostluk ilişkisinin bulunduğunu da belirtti:
*Oradaki Kürt kardeşlerimizle terörle mücadelede çok sıkı bir dayanışma içindeyiz. PKK’nın zulmünden zarar gören insanların durumunu yakından takip ediyoruz. PKK’nın silah bırakması teşvik ediyoruz.
Fidan, Suudi Arabistan ile ilişkilerin de olumlu yönde geliştiğini belirtirken, Mısır ile olan ilişkilerin de gelişimine odaklandı. Mısır ile geçmişte yaşanan yanlış anlaşılmaların üstesinden gelindiğini ve dostluğun yeniden tesis edildiğini belirtti.
MISIR İLE TEMASLAR
Mısır ile ilişkilerin gergin olduğu yılların ardından bugün gelinen noktayı şu sözlerle özetledi:
“İkili ilişkilerimizi tarihsel dostluk temelinde yeniden canlandırdık. Mısır ve Türkiye olarak karşılıklı ticaret, işbirliği ve dayanışmamızı artırmalıyız. Özellikle Libya ve Filistin konularında birlikte hareket ediyoruz.”
İSRAİL’E TEPKİ
Fidan, 7 Ekim sonrası Türkiye-İsrail ilişkileri hakkında da değerlendirmelerde bulundu:
*Türkiye, İsrail’i ilk tanıyan ülkelerden biridir, ancak Kudüs ve Filistin halkı konusunda halkın hassasiyetlerine kulak verme zorunluluğuyla hareket ediyoruz. Bu konuda duyarsız kalan herhangi bir yönetim, halkın desteğini kaybeder.
*Filistin halkının bu sürekli saldırılar altında kalması bizler için kabul edilemez. Dolayısıyla halkımızın tepkisi ve yönetimimizin duruşu buna göre şekillenir.
*Siyonist politikalarla İsrail’in yayılmacı tutumunu eleştiriyoruz. Filistinlilere olan zarar verildiğinde halkımız buna kayıtsız kalamaz; böyle bir yönetimin iktidarda kalması da mümkün değildir.
*Eski ABD Başkanı Trump’ın tutumunu da eleştirirken, barış sağlanması için tarihi bir rol üstlenebileceğini belirtti. Eğer Trump bu konuda adımlar atabilirse, bu hem İsrail hem de Filistin için faydalı olacaktır.
*Amerika’nın sürekli olarak bölgeye kaynak ayırması büyük bir yük oluşturuyor. Bu nedenle daha sürdürülebilir çözümler üzerine düşünülmesi gerektiğini vurguladı.
ABD’NİN PKK’YA DESTEĞİ
Fidan, Trump’tan beklediklerine ilişkin şu açıklamalarda bulundu:
*Ekonomik ilişkilerin güvenlik meseleleri kadar önemli olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca, enerji iş birliklerinin güçlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti. ABD’nin PKK’yı destekleme konusunda bir gözden geçirme yapması gerektiğini söyledi.
*Bu durum, Türkiye için kritik bir milli güvenlik meselesidir. Suriye’nin üçte birinin işgali, yalnızca Türkiye için değil, bölgedeki diğer ülkeler için de bir tehdit oluşturmaktadır.
Sonuç olarak, bölgedeki barışın sağlanması ve işbirliklerinin artması gerektiğini, bu tür sorunların çözülmesini belirtti. Savaşın sona ermesinin ekonomik, ticari ve siyasi istikrarı getireceğini belirterek, bu sürecin ilerlemesi için çaba sarf edilmesi gerektiğini vurguladı.
“`
More Stories
Gürcistan’da 3.9 büyüklüğünde deprem
TIR’a arkadan ok gibi saplandı
Adana’da Kaçak Tütün ve Sigara Operasyonu